Eski ABD Başkanı Donald Trump’a yönelik suikast girişiminin tüm gündemi kaplaması yüzünden pek bakamadık ama Güney Asya ülkesi Bangladeş günlerdir patlak veren protestolarla çalkalanıyor. Gittikçe de kanlı bir hal alan gösterilerde, polis – resmi makamlara göre- 17, -halka göre- 22 kişiyi öldürdü.
Öğrencilerin başını çektiği ayaklanmanın birçok nedeni var haliyle. En başta gelen, her zaman var olan bir sorun: İşsizlik. Tam 170 milyonluk bir nüfusa sahip olan ülkede nüfusun yaklaşık beşte biri çalışmıyor. Bir başka neden, ülkenin 1971 yılında Pakistan’dan kopmasına yol açan Bağımsızlık Savaşı’nda savaşanların ailelerine devlet işlerinin üçte birinin ayrılmış olması. Savaşanlara minnet borcu ödenesin diye başlanmış ama bu uygulama ama giderek bir ayrımcılığa dönüşmüş. İtiraz biraz da bu duruma.
Protestolar, Şeyh Hasina’nın son derece tartışmalı, rekabete kapalı bir seçim sonucu, üst üste dördüncü kez başbakan olmasının üzerinden altı ay geçtikten sonra başladı. Öğrenciler kökleşmiş sorunların yanı sıra özellikle devlet işlerinde kota sisteminin kaldırılmasını istiyor. Protestolar 1 Temmuz’da başlamış, 5 Temmuz’da yüksek mahkemenin kota sisteminin yürürlükte kalması yönünde karar vermesiyle hızla yayılmıştı. İki haftayı aşkın bir süredir tüm devlet üniversitelerindeki öğrenciler kotaların kaldırılması için sokaklara dökülmüş durumda. Ülke genelinde 16 Temmuz’da kota karşıtı protestocuların, iktidardaki Avami Ligi yanlılarının yanısıra polisle de çatışmaları sonucu üçü öğrenci olmak üzere en az altı kişi hayatını kaybetmişti. Olayların başlangıcından beri bu sayı 22’ye yükseldi.
Tabii ki birkaç yıl önceye dayanıyor bu gösterilerin başlangıcı. Nisan 2018’de, o yılki ulusal seçimden sekiz ay önce öğrenciler yine kota meselesi yüzünden sokaklara dökülmüştü. O dönem de Başbakan olan Hasina, “Kızacak bir şey yok; öğrenciler kotaların kaldırılmasını talep ediyor, ben de bunu tamamen kabul ediyorum” diyerek sistemi kaldırma sözü vermişti.
Pek sözünde duran biri olmadığını anlamak uzun sürmedi. Başkent Dakka’da 7 Temmuz’da düzenlenen bir basın toplantısında konuşan Hasina, “Mahkemenin kararından sonra kota karşıtı hareket için hiçbir gerekçe kalmamıştır” bile dedi. Burada bırakmadı ama, 14 Temmuz’da daha da ileri gidip “Neden protestocular özgürlük savaşçılarına karşı bu kadar kin duyuyorlar?” diyerek meseleyi çarpıttı. “Onlar değil de Razakarların torunları mı yararlansın bu kotadan” demesi de ilginçti.
1971’deki savaş sırasında Pakistan ile işbirliği yapan Bangladeşlilere “Razakar” denilir ki son derece küçük düşürücü bir terimdir bu. Tabii bu sözler ülkede büyük bir öfke uıyandırdı. Basın toplantısının yapıldığı günün gecesi Dakka Üniversitesi’nin yurtlarından binlerce öğrenci kampüs alanının yanısıra, bazı ana caddeleri işgal etti. Kız öğrenciler de geniş ölçüde protestolarda yer aldı.
Bu arada iktidar partisi Avami Ligi’nin öğrenci örgütü Bangladeş Chhatra League (BCL) mensuplarının protestocu öğrencilere saldırdığı da bildirildi. Dakka Üniversitesi başta olmak üzere farklı bölgelerdeki protestoculara BCL mensuplarının saldırması sonucu 100’den fazla öğrenci yaralandı. Protestocular sosyal medya platformlarında BCL üyelerinin dışarıdan kiralık katiller tuttuğunu, kendilerine ölümcül silahlarla saldırdığını duyurdular.
16 Temmuz’da durum dramatik bir şekilde tırmandı. Devlet üniversitesi öğrencilerinin yanı sıra North South University, BRAC University, University of Liberal Arts ve East West University gibi özel üniversitelerden, Notre Dame College ile Dhaka Residential Model College gibi yüksek okullardan öğrenciler başkentin önemli noktalarını abluka altına aldı. BCL aktivistleri polisle birlikte buralarda da öğrencilere saldırdı. Ülkedeki tüm üniversiteler kapanma kararı aldı.
Gösterilere ortaokul ile lise öğrencilerinin de katıldığı düşünülürse bugüne kadarki en geniş kapsamlı ayaklanmayı yaşıyor ülke. Durumun vahametini gören hükümet öğrencilerle müzakere etmek istediğini açıkladı. Ancak öğrenciler, öldürülen altı öğrenci için adalet talep ederek görüşmeleri reddetti.
Bazı hakları talep etme sınırlarını aştı gösteriler. Artık protesolara katılanlar rejim değişikliği çağrısı da yapıyorlar. Bu durum son yaşananların öncekilerden farklı olduğunu gösteriyor. 2018 protestolarında görülmeyen bir gelişme de şu; o dönemde hükümet, protestolar sırasında sadece sekiz ay sonra yapılacak olan seçimleri göz önünde bulundurarak daha itidalli davranmıştı. Bu kez seçim geçmişte kaldı, dolayısıyla hükümet sert önlemlere başvurdu.
Bir diğer önemli fark ise halkın genel hoşnutsuzluk düzeyi. 2018 yılında Bangladeş ekonomisi, yüzde 7,9’luk önemli bir GSYH artışı ile güçlü bir büyüme yaşıyordu. Enflasyon mevcut rakamlara kıyasla düşüktü. İçinde bulunduğumuz yılda ise Bangladeş önemli ekonomik sorunlarla karşı karşıya. COVID-19 salgını, devam eden Rusya-Ukrayna çatışması, küresel ekonomik zorlukların birleşik etkisi ülke üzerinde önemli bir baskı yarattı. Bangladeş’in 2019 öncesinde yaklaşık 42 milyar dolar olan dış rezervleri düşüşe geçerek şu anda 26,5 milyar dolar civarında seyrediyor. Enflasyon oranı ise Haziran ayı itibariyle yüzde 9,7 civarında.
Yani ayrımcılığa, işsizliğe, pahalılığa isyan ediyor genç öğrenciler. Çoğu da yoksul.
N erde yoksul varsa orada itiraz, ayaklanma vardır.
Olmalıdır da.
Dünyayı yakarsa yoksullar yakar çünkü.